У нас вы можете посмотреть бесплатно KADIN DOĞULMAZ, KADIN OLUNUR | SIMON DE BEAUVOIR VE FEMİNİZM | DR. GÖZDE MOCAN или скачать в максимальном доступном качестве, которое было загружено на ютуб. Для скачивания выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса savevideohd.ru
Herkese yeni bir video ile merhaba, Bugünkü video konumuz ünlü Fransız feminist düşünür Simon de Beauvoir üzerine. Özellikle feminizm ile ilgili olanların ilgi duyabileceği temel bir konuyu ele alıyorum. Feminizm tarihine bakıldığında Simon de Beauvoir’ın ikinci dalga feminizmi için son derece önemli bir isim olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Özellikle Simon de Beauvoir’ın 1940’ların sonunda yazdığı İkinci Cinsiyet adlı kitabı kadının ve kadınlığın tarihsel ve kültürel inşasına dikkat çekiyor. Simon de Beauvoir’ın ünlü deyişi ‘kadın doğulmaz, kadın olunur’ ile kadınların ve kadınlık kategorisinin biyolojik cinsiyet yazgısı üzerinden değil her bir kadının kendi biricik kadınlık deneyimi ile kurulacağının altını çizmektedir. Toplumsal cinsiyet çalışmalarında yapılan biyolojik cinsiyet (sex) ve toplumsal cinsiyet (gender) ayrımları söz konusu olduğunda özellikle ikinci dalga feminizm için biyolojik cinsiyetin toplumsal cinsiyet ve rollerini belirlemesi üzerine güçlü eleştiriler olduğunu görürüz. Simon de Beauvoir da bu güçlü eleştirileri yapanların başında geliyor. Varoluşçu felsefe ile güçlenen dünyaya fırlatılmışlık olgusu her insanın doğumdan ölüme kadar hayatını nasıl yaşayacağına ilişkin bir özgürlük alanı veriyor. Simon de Beauvoir da biyolojik cinsiyet ve kadın olarak doğanların sırf bu biyolojik cinsiyetten ötürü toplumsal cinsiyet rolleri bakımından da belirlendiğinin eleştirisini yapmaktadır. Mutlak olarak konumlanan erkek ve erkeğin varoluşu tarihin ilk zamanlarından bu yana kadını belirli kalıplar içinde konumlandırmaktadır. Günümüz dünyasında kadınlığın annelik ve hane içi emek olarak sınırlandırılan varoluşu kadınlık kategorisinin erillik üzerinden belirlendiğini bizlere gösteriyor. İşte kadının bu tarihsel ve kültürel inşa sürecinde belirli rol oynayan erkek ve eril zihniyetlerin karşısında bir mücadele olarak kadınların çıkması ve haklarını savunması gerekiyor. En azından Simon de Beauvoir bizlere bunun olanağını gösteriyor. Herkese iyi seyirler dilerim.