У нас вы можете посмотреть бесплатно ANADAN, YARDAN VAZGEÇEN BEKİR BERK или скачать в максимальном доступном качестве, которое было загружено на ютуб. Для скачивания выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса savevideohd.ru
#annelergunu #kadınlargünü #kadınkahramanlar #ayasofya #bekirberk #kadınevliyalar #adaletistiyorum #afçıkacakmı #mazlumlarınavukatı #bediüzzamanınavukatları Anadan, yardan, serden geçmek Avukat Bekir Berk’in annesi Fatma Hanım onu İslam fedaisi olarak yetiştirmek istemiş, Rabbi duasını kabul etmiş, oğlunu çağın İslam fedaisi Bediüzzaman ile karşılaştırmış, böylece onu İslam’ın bayraktarı kılmıştır. Bekir annesinin dualarını arkasına alarak cepheden cepheye koşar. Annesini her ne kadar çok sevse de anadan, yardan, serden geçecek kadar İslam davasına bağlanır. Annesi, oğlunun İslam kahramanı Bediüzzaman’a hizmet etmesinden çok memnundur. İhtimal ki yıllar önce Ayasofya’dan döndüğü gün gördüğü rüyada Bekir’in başını okşayan adam bu adamdır. Bir gün Bekir’i Üstad’ı ziyarete giderken halini arz eder. “Üstada selâm söyle. Benim için ellerinden öp! Beni talebeliğine kabul etsin.” Bekir, Üstadın yanına varınca öyle bir cezbeye kapılır ki, haz ve huzur arasında kendinden geçer. Dolayısıyla annesinin selamını iletmeyi unutur. Tam yanından çıkarken Üstad, “Yanında bir emanet var.” deyince, annesinin dileklerini hatırlayarak selamını arz eder. Üstad da, “Ben onu altı yıl önce Nur Talebeliğine kabul ettim!” diye mukabele eder. Bekir, “Acaba neden altı yıl önce?” diye düşüne düşüne annesinin yanına gelir. Annesi bu sözün sırrını ifşa eder. “Bir dinî toplantıda konuşurken, birisi bana, ‘Hadi ordan Nurcu!’ diye hitap etmişti. Ben de, Nurculuk’tan hiç haberim yokken ‘Tabiî Nurcu’yum. Nur’a başım kurban olsun!’ demiştim. Meğer Üstad, beni talebeliğe o zaman kabul etmiş!” Aradan yıllar geçmiş, oğlu her geçen gün Nur davası içinde yerini daha fazla almaya başlamış, iman düşmanlarının hedefi haline gelmiş, nihayet Balıkesir’de tutuklanıp hapsedilmiştir. Nur Davası için şehirden şehre koşan Bekir’in annesi için bu durum sürpriz değildir. Bekir yıllar önce rüyasında sahabelerle kâfirlere karşı savaşmış, o da bir sinema perdesinde izler gibi o anlara şahit olmuştur. O günden sonra oğlunu rüyalarına layık bir şekilde yetiştirme derdine düşmüştür. Evladını Rabbinin hizmetine vermiş, dualarla uğurlamış, hasretle yolunu gözlemiştir. Bir gün yine bir duruşma için uğurlarken anne şefkatiyle, “Oğlum ne zaman döneceksin?” diye soruvermiştir. Bekir annesinin dualarına, kendisinin rüyalarına layık bir hayat sürmeye ahdetmiştir. Annesinin sorusuna, “Sahabelere anneleri; ‘Oğlum dönüşün ne zaman?’ diye sorduklarında, ‘Anneciğim! İnşallah ahirette hep birlikte olacağız.’ diye cevap verirlermiş.” der. Fedakâr anne o günden sonra dönüş günlerini sormaz olur. Bekir Balıkesir’de tutuklandıktan on gün sonra haberi olur. Oğlunu vatan haini diye içeri atmışlardır. Şefkatli, fedakâr ve hamiyetli anne olayı duyunca hiç üzülmez. Tam tersine sevinir. Evladını tebrik etmek için bir mektup yazar: “Sevgili oğlum Bekir! Gözlerinden öper, Allah’tan uzun ömür ihsan etmesini dilerim. On gün kadar senin durumunu çocuklar söylemediler. Fethi’¬den mektup alınca hadiseye vâkıf oldum. Namaz kılarken götürmüş¬ler diye duyunca bilsen ne kadar sevindim! Zira ben seni bu ruh¬la büyütmüştüm. Allah’ın ipine yapışan necat bulur evlâdım. De¬mek kaderde bunlar da varmış. Ne yapalım? Allah elbette her şe¬yi iyi edecek. Belki hakikatleri senden öğrenecekler var. Bunlar bi¬rer vesiledir. Sütüm sana helâl olsun! Yolun da açık olsun. Eğer mü¬saaden olursa ziyaretine geleceğim. Telefonla haber sal. Çok şükür rahatsız değilim. Seni de merak etmiyorum. Çünkü ben seni Allah’a vermişim, Ona havale etmişim. Mareşal Çakmak hadisesinde nasıl metin idiysen, şimdi de ondan yüz derece metin olmanı istiyorum. Davan haktır ve Allah, doğruların yardımcısıdır. Ben hepinize dua ediyorum. Elemin zeval-i lezzet olduğunu unutma. Tekrar selâm ile gözlerinden öperim. Annen Fatma Bekir 9 Ekim 1971.” Aynı günlerde tarihsiz bir mektup daha gelir annesinden. “Aziz ve muhterem evladım Bekir! Selam eder, hasretle gözlerinden öperim. Nasılsın? Sıhhat ve rahatın nasıl? Ben seni çok özledim. Ramazan’a kadar yanına gelmek istiyorum. Aziz yavrum gece gündüz sana duacıyım. Cenab-ı Hak seni mansur ve muzaffer eylesin. Gözlerimin önünden gitmiyorsun. Gözlerimin önünde pırıl pırıl uçuyorsun. Ordu’da Sabriye Hanım durmadan ağlıyor. “Bekir Allah’ın yolundadır. Ne diye onu hapse sokmuşlar?’ diyor. Sana çok dua ve selam ediyor. Tekrar selam eder, gözlerinden öperim. Annen Fatma Bekir” Bekir’in üzerinde annesinin çok büyük tesiri vardır. İşte hapishane günlerinde de kendisini yalnız bırakmamıştır. 4 Ağustos 1971 tarihinde annesine cevabi mektup yazar. Mektubunda Gültekin Sarıgül, Mustafa Birlik gibi birkaç talebenin selamlarını da iletir. “Aziz ve Muhterem Validem! Selâm eder, ellerinizden öperim. Evvelce göndermiş olduğunuz mektubunuzu aldım. Benim için üzülmediğinize çok sevindim. Zaten, ortada üzülecek hiçbir şey yok. Balıkesir’de sabah namazını kılarken polisler gelip bizi götürdüler. Şimdi ise İzmir’de bulunuyorum. Ruhlarına el-Fatiha…