Русские видео

Сейчас в тренде

Иностранные видео


Скачать с ютуб Fibromiyalji hastalığında Kalıcı Tedavi: Bilinçaltı Temizliği - Prof. Dr. Ahmet AKGUL в хорошем качестве

Fibromiyalji hastalığında Kalıcı Tedavi: Bilinçaltı Temizliği - Prof. Dr. Ahmet AKGUL 4 года назад


Если кнопки скачивания не загрузились НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу страницы.
Спасибо за использование сервиса savevideohd.ru



Fibromiyalji hastalığında Kalıcı Tedavi: Bilinçaltı Temizliği - Prof. Dr. Ahmet AKGUL

NİYE HER YERİMİZ AĞIRIYOR? Aşağıdaki yazı çok az “tıbbi” yani anlamak için biraz daha dikkat gerektiriyor. Niye tıbbi, çünkü ağrı mekanizması başka türlü ifade edilemiyor. O nedenle şimdiden biraz sabır ile okumanızı diliyorum: Ağrı, fiili ya da potansiyel bir doku hasarıyla ilişkili olarak tarif edilen, hoş olmayan, duyusal ve duygusal bir deneyim olarak tanımlanmaktadır. Dünyada ve ülkemizde ağrı, yetişkin toplumun yarısından fazlasında görülmekte, klinik ve toplum sağlığı açısından ciddi bir sorun olarak değerlendirilmektedir. Ağrı, organizmayı dokularda hasar oluşturan veya oluşturma potansiyeli olan zararlı etkenlere karşı koruyucu bir yanıt olmakla birlikte doku hasarından bağımsız; zihinsel, davranışsal ve ruhsal hastalıkları içeren standart ilaç tedavilere dirençli bir sorun da olabilir. Sinirsel ve metabolik birçok faktör ağrı oluşum ve iletim mekanizmasında koordine olmaktadır. Ağrı oluşumu, uyaranın oluşturduğu doku hasarı ve dokuda tepki olarak ortaya çıkan inflamasyonla başlar. Hasarlı bölgede, araşidonik asitten sentezlenen lökotrienler, prostaglandinler ve mast hücrelerinden salınan interlökinler, TNF (tümör nekrozitan faktör)-alfa, histamin, bradikinin ve sinir terminallerinden salınan P maddesi, gibi inflamatuar mediatörler artar. Ağrı, ağrıyı algılayan serbest sinir uçları ile algılanarak A-delta (miyelinli) ve C (miyelinsiz) sinir lifleri ile medulla spinalise, afferent sinirlerle de dorsal boynuz üzerinden beyne aktarılır. İnflamasyonun ani oluşan bir doku hasarından bağımsız olarak dengesiz beslenme, obezite gibi metabolik faktörlerle oluşması, sürekli ağrı oluşturan enzimlerin salınımına ve artışına yol açarak sinirlerde aşırı ve kolayca uyarılabilirlik, allodiniye (ağrısız uyaranın ağrılı algılanması), hiperaljeziye (ağrı duyarlılığının artması) ve ağrı eşiğinin düşmesine neden olur. Ağrı ile beslenme arasında çok yönlü bir ilişki vardır. Besinlerin antioksidan içeriği, içerdikleri damar büzücü veya damar gevşetici maddeler, beslenmenin inflamatuar, etkileri, bazı besinlerin ağrı oluşumundaki rolleri, bilim insanlarını beslenmeyle ağrı ilişkisini araştırmaya yönlendirmiştir. Vücut Ağırlığının Kontrolü ve Ağrı İlişkisi Ağrı, obezite ve obezitenin tetiklediği yaygın inflamatuar belirteçlerle ilişkilidir. Obez hastalarda ağrı duyarlılığını araştıran bir çalışmaya göre, obez bireylerde daha düşük ağrı eşiği ve daha yüksek ağrı skorları kaydedilmiştir. Obezite, osteoartrit gibi kas-iskelet sistemi hastalıkları için bir risktir. Obezitenin, kas-iskelet sistemi ağrısındaki altta yatan mekanizmasının kas-iskelet sistemi üzerindeki aşırı vücut ağırlığının mekanik yükü ve bunun sonucunda ortaya çıkan yıkımı ve vücutta yaptığı inflamasyon (yangı) ile ağrı oluşmasını tetiklemektedir. Yaşlılarda diz ağrısının obezite ile arttığı; yaşlı erişkinlerde sağlığın ve ortalama yaşam süresinin önemli bir göstergesi olan yürüme hızı ve hareket özgürlüğünün azaldığı bilinmektedir. Ağrı ile obezite bireyin fonksiyonel durumunu, yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir; bununla birlikte ağırlık kontrolü tedavisiyle kronik ağrıda da iyileşme sağlanmaktadır. Kronik ağrı yaşayan yetişkinlerde yeme davranışını değerlendiren bir çalışmada ağrılı dönemlerde obez bireylerin acı çekerken daha iyi hissetmek için, normal bireylere göre üç kat daha fazla besin tükettikleri ve sağlıklı beslenme önerileriyle uyuşmayan yiyeceklere yöneldiklerini ortaya koymuştur. Aynı çalışmada kronik ağrısı olan bireylere ağırlık yönetimi ve doğru beslenme konusunda danışmanlık verilmesinin önemi vurgulanmıştır. Obezite aynı zamanda; mekanizması kesin olamamakla birlikte adipokininler aracılığıyla sistemik inflatuvar süreci tetiklemesi açısından migren ağrısını oluşturur. Obeziteyle ilişkilendirilen bir diğer ağrılı problem fibromiyaljidir. Bu iki sorun arasında sıklıkla birbirini besleyen bir ilişki mevcuttur. Fibromiyalji; kronik ağrı, yorgunluk ve uykululukla karakterize bir hastalıktır. Fibromiyalji hastalarında obez hastaların obez olmayanlara göre daha fazla gündüz uykuluğu; fibromiyalji tanısı sonrası uykuya eğilimli hastalarda da obeziteye yatkınlık saptanmıştır. Besin Öğesi Düzeyinde

Comments