Русские видео

Сейчас в тренде

Иностранные видео


Скачать с ютуб Cesur Yeni Dünya в хорошем качестве

Cesur Yeni Dünya 11 месяцев назад


Если кнопки скачивания не загрузились НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу страницы.
Спасибо за использование сервиса savevideohd.ru



Cesur Yeni Dünya

Aldous Huxley'in tarif ettiği distopik gelecekte mi yaşıyoruz? Romanı dinlemek için: https://story.tel/barisozcan-202310 30 Kasım'a kadar binlerce sesli kitabı ilk 2 ay %50 indirimli keşfet! (iş birliği) --- Yıl A.F. 632. Bakın Milattan Sonra yani M.S. demedim. A.F. After Ford demek. Ford’dan sonra 632. Tarihteki ilk Ford Model T arabanın üretildiği 1908’den 632 yıl sonrası. Dolayısıyla bize göre 2540. Neden milat sistemi yerine böyle tarihsel bir reset atılmış dersiniz? Çünkü Model T sembolik bir kilometre taşı. Taşıma bandı, uzmanlaşmış emek gibi bir takım yenilikçi tekniklerle kurulan toplu üretim metodunun ilk ürünü bu otomobildi. Teknolojinin kitlelere yaygınlaştırılmasının bir sembolü, arabaydı. Dolayısıyla teknolojinin T’siyle bölmüşler tarihi. Onu üreten Henry Ford’u adeta ilahlaştırmışlar. “Oh my Ford” diyorlar mesela “Oh my Lord” der gibi. Yani “Aman Tanrım!” İşte gelecekte bilimin ve teknolojinin adeta kusursuzlaştırdığı bir dünyaya gidiyoruz. Zaten olaylar da Yeni Londra’da bir “kuluçka ve şartlandırma merkezi”nde başlıyor. Yalnız buradaki taşıma bantlarında üretilen şey otomobil değil. Bebekler. Üstelik bu bebekler de model model geliştiriliyor. Alpha, Beta, Gamma, Delta ve Epsilon şeklinde insan türleri var. Yani gelecekte mükemmel (!) bir kast sistemi kurulmuş. Daha doğuştan başlıyor sınıfsal farklılıklar. Gri giyinen Alfa sınıfı en üstte, liderlerden ve düşünürlerden oluşan, zeki, güzel görünümlü bir üst sınıf bu. Mor giyinen Betalar daha alt düzey yöneticilerden ve vasıflı işçilerden oluşan orta sınıf. Yeşil Gammalar, hizmetçiler ve yarı vasıflı çalışanlardan oluşan işçi sınıfı. Bunlar Bokanovsky işlemi adı verilen bir yöntemle klonlanmışlar ama sonra doğal gelişimlerini sürdürmüşler. Yine Bokanovski yöntemiyle klonlanan Deltalara zihinsel gelişimi engelleyen alkol enjeksiyonları verildiği için alt seviye fiziksel işleri yapıyorlar ve haki renkli giyiniyorlar. Kitapları ve çiçekleri sevmeyecek şekilde programlanmışlar. Genel olarak tüketmeyi seviyorlar. Toplumsal piramidin en alt basamağında (siyah) Epsilon adlı klonlar var. Bunlar okuma yazma bilmiyorlar. Aşırı itaatkar olarak programlanmışlar. İşte geçmişteki piramitlerden farklı olarak gelecekteki Dünya Devleti bu şekilde, biyolojik mühendislik ve şartlandırma üzerine bina edilmiş. Standartlaştırılmış iki milyar insan on bin soyadı paylaşıyor. Önceden belirlenmiş rollerini yerine getirmek üzere kuluçkadan çıkıyorlar. Çocukluktan itibaren edilgen itaat, tüketim, rastgele cinsel ilişki, yalnızlıktan kaçış, grubu her şeyin üzerinde tutma gibi bu yeni dünyanın yeni erdemleri öğretiliyor. Hatta hipnopedya yöntemiyle uykuda bile bunlar telkin ediliyor. Dünya Devleti’nin yurttaşlarına ücretsiz haplar veriliyor. Soma adlı bu hapların temel fonksiyonu kimyasal olarak insanları anında mutlu etmek. Yani geleceğin bu ülkesinde mutluluk garanti, neredeyse zorunlu. Doğrusunu istersen dostum, sen mutlu değilsen hiçbir şey değilsindir. Kendinizi böyle hissettiğiniz oldu mu? Acıdan, zorluktan kaçınmalıyım. Hemen mutlu olmalıyım! Romandan uyarlanan bir dizi şöyle başlıyordu: “Yeni Londra’ya hoş geldiniz. 3 kuralımız var: Mahremiyet yok. Aile yok. Tek eşlilik yok. Herkes çok mutlu (!)” Aldous Huxley İngiliz bir yazar ama gençliğinde Fransızca öğretmenliği yapmış. Kendi sınıfında bile düzeni sağlayamayan, kontrolü elinde tutamayan biriymiş. Öğrencileri arasında Eric Blair adında biri de var. Bu çocuk daha sonra George Orwell takma adıyla bir de roman yazdı: 1984. Yani distopyan toplumlar üzerine yazılmış bu iki klasik eser, bir öğrenci ve öğretmen ikilisinin kaleminden çıkmış. Peki sizce hangisi bugünleri daha isabetli olarak tahmin etmiş dersiniz? George Orwell’in 1984’ü totaliter bir devletin baskısı altında bireylerin özgürlüğünün nasıl ortadan kaldırıldığını tasvir eder. Devletin "Büyük Birader" tarafından sürekli gözetlendiği bir dünya sunar. Tarih ve gerçeklerin nasıl değiştirildiğini, çarpıtıldığını gösterir. Baskı, korku ve şiddet üzerine kurulu bir toplum tasvir eder. Onun öğretmeni Aldous Huxley ise cesur yeni dünyasında tersini sunuyor bize. Kağıt üzerinde baksak neredeyse ütopya diyeceğiz. Mutluluk ülkesi. Ama gerçekte ütopya görünümlü bir distopya bu. Üstopya! Bilim ve teknoloji çok gelişmiş ama kontrol amacıyla kullanılıyor. Herkes mutlu ama bireysel ve duygusal derinlik yok olmuş. İlaçlar, eğlence ve yüzeysel zevklerle insanlar pasifize edilmiş. Bence bu iki farklı dünyayı da görüyoruz günümüzde. Aynı anda. 1984’teki gibi otoriter rejimler de var. Cesur yeni dünyadaki gibi tüketim kültürü de... Birinde kitleleri kontrol etmek için acı ve şiddet kullanılıyor. Ötekinde yönetici otoriteler kitlelere zorla değil, onlara sonsuz bir eğlence akışı sağlayarak, onları ilaçlar ve teknolojik araçlarla manipüle ederek toplu bir uyum yaratmaya çalışıyorlar. Birinde sopa, diğerinde havuç. --- Kurgulayan: Alperen Çatak Yazan ve Sunan: Barış Özcan --- Videonun tüm metni ve kullanılan kaynaklar: https://barisozcan.com

Comments