Русские видео

Сейчас в тренде

Иностранные видео


Скачать с ютуб AYTAÇ ARMAN ''İkinci sınıf filmlerin birinci sınıf oyuncusu. Yeşilçam ın en delikanlı aktörü...'' в хорошем качестве

AYTAÇ ARMAN ''İkinci sınıf filmlerin birinci sınıf oyuncusu. Yeşilçam ın en delikanlı aktörü...'' 7 месяцев назад


Если кнопки скачивания не загрузились НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу страницы.
Спасибо за использование сервиса savevideohd.ru



AYTAÇ ARMAN ''İkinci sınıf filmlerin birinci sınıf oyuncusu. Yeşilçam ın en delikanlı aktörü...''

Ödül konusunda da biraz ilginç bir serüveni oldu Aytaç’ın. Tabir yerindeyse o, çok ödüllü filmlerde oynamış ödülsüz bir oyuncuydu. Sinemada ikinci dönemine dolu dolu başlamıştı. Dinlenmenin getirdiği ferahlığı kendisi de hissetmişti. Hatta şöyle diyordu: “Bunun sonuçlarını Atıf Yılmaz’ın Adı Vasfiye filminde ben de gördüm, bütün sinema da gördü. Ardından hep hoş ve kaliteli filmlerde, seçerek oynadım. Özel hayatımdan oldukça özverili davranarak direnmeye çalıştım”. Oynadığı filmler ödül almıştı, evet; ama profesyonel olmayan ödülleri saymazsak bir ödül almıştı. 1987’de Gece Yolculuğu filmi ile Altın Portakal’da En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’ydü. 1980’de de, Yılmaz Güney’in Düşman filmi ile SİYAD En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü verdiler. Ancak bu sefer de 12 Eylül dönemi yaşanıyordu ve Aytaç Arman’ın bu ödülü alma şansı olmadı. Bunun dışında aldığı özel ödüllere bakacak olursak, Ocak 1974’te, Kelebek Gazetesi okurları arasında düzenlenen “Altın Kelebek Sanat Yarışması”nda Gülşen Bubikoğlu ile birlikte, “Yılın Genç Sanatçıları Ödülü”ne layık görüldü. İlerleyen süreçte bir anlamlı ödülü daha olacaktı… 1994’te, “İz” filmi de hayatında özel bir yere sahipti. Çünkü bir filmde ilk (ve tek) kez kendi sesiyleydi. 1997’de “Akrebin Yolculuğu”nda oynadı. Böylece Ömer Kavur ile çalışmaya başlamış oldu. Ardından 2000’de, “Melekler Evi”, 2002’de de, “Karşılaşma” filmlerinde çalıştılar. 2003’te “Gönderilmemiş Mektuplar”da oynadı. Bu film, ona uzun bir aradan sonra, bir ödül getirdi. Gönderilmemiş Mektuplar ile 40. Antalya Film Şenliği’nde, “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü”ne layık görüldü. Ayrıca 25. SİYAD Türk Sineması Ödülleri’nde de, “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü”nü aldı. Son dönemlerde de, 2014’te “Toz Ruhu” ve “Beni Sen Anlat” filmlerinde yer aldı. 2015’te de, 20. Londra Türk Film Festivali2nde, “Yaşam Boyu Başarı Ödülü” ile onurlandırıldı… Aytaç Arman, televizyon dünyası için pek çok önemli dizi ile ekranlarda da yer aldı. İlk kez 1980’de “Sönmüş Ocak” dizisi ile ekranlarda görünen oyuncu, 1999-2002 arasında “Yılan Hikayesi”, 2002’de “Berivan”, 2008’de “Gurbet Kuşları”, 2009’da “Maskeli Balo”, 2014’te “Kara Para Aşk” gibi pek çok dizi ile evlerimize konuk oldu…Ve Yılmaz Güney’in Düşman filminde oynayacaktı… Kısa sürede başrol oyunculuğuna yükselmişti ve oynadığı filmler pek çok ödülü kucaklayacaktı.. Sinemaya bir süre ara verdiği bir dönem oldu. Kendi özgür iradesiyle verdiği bir araydı bu. 70’ler bitiyordu. Üzerine bir de 12 Eylül yaşanmıştı. Aytaç, bu halini bir röportajında şöyle anlatacaktı: “’Nereden geliyorum? Ne yaşadım? Bu ülkede ne yaşandı? Sinema neydi? Sanat neydi? Bunun içinde ben neydim?’ gibi sorularla kendimle hesaplaşmaya yönelik 5-6 yıllık bir süreç yaşadım. İyi ki öyle yaşamışım. Kendimi, hayatı, sanatı, sinemayı, yaşadığım ilk on yıllık oyunculuktaki birinci dönemimi bunların hepsini harmanlayarak Adı Vasfiye’ye varacak bir süreç içerisinde kendimi daha iyi tanıdım”. Bu aranın kendisine çok iyi geldiği kesindi. Öyle ki, sinema serüvenini ikiye ayırmıştı. 1980’e kadar süren 10 yıllık süreç birinci; verdiği aradan sonra 1986’da oynadığı Adı Vasfiye filmi ile başlattığı süreç ise, ikinci dönemiydi… Yine 1986’da, “Fatmagül’ün Suçu Ne” ve “Uzun Bir Gece” ile hızlı bir dönüş yapmıştı. 1987’de “Biri ve Diğerleri” ile “Gece Yolculuğu” ise, oyunculuğunda bulunduğu aykırı yapımlardı. Yine 1987’de, “Av Zamanı”ve “Bir Avuç Gökyüzü” ile siyasal zeminli filmlerde de bulundu. Oynadığı rolle dikkatler artık Aytaç’ın üzerindeydi. Baba filmi, onun üzerine parçalanmış ailelerin saf ve masum yüzlü oğlu rolünü getirmişti ona. Bundan sonra pek çok filmde onu bu rollerde izledik. 1972’de “Murat ile Nazlı”, “New Yorklu Kız” ve “Ekmekçi Kadın” filmlerinden sonra hayatının dönüm noktası sayabileceği o filmde oynadı: “Vukuat Var”. Bu film kariyeri için çok önemliydi. Çünkü yıldızı parlamış ve belli ki hiç sönmeyecek Türkan Şoray ile oynuyordu… İlk filmi Hayat Cehennemi, yetersiz koşullarda çekilen bir filmdi. Zaten rolü de çok küçüktü. Bundan sebep Aytaç’ın ilk filmi Baba olarak bilindi. Sistemin dışına itildiği için hep ikinci, üçüncü sınıf yapımlarda oynadığını düşünüyordu. Usta oyuncu aslında hep Yılmaz Güney ile tanıştığında kendisine verdiği öğüdü hatırlayarak yoluna devam etmişti: “Aytaç, ne bulursan oyna, asıl olan kameradır. Kamerayla olan meseleni çöz”. Bu öğüdü dinlemenin kendisine müthiş artıları olduğuna inanıyordu. O dışarıda kaldığını hissettiği dönemde daha çok filmde oynamış, daha çok kamera görmüştü. Kamera ile açısını da çözmüştü böylece. Evet, belki Türkan Şoray ile oynamak bir dönüm noktası olabilirdi. Ama Yılmaz Güney’den öğüt almak da öyleydi. Sonra da, İhsan Yüce vesilesiyle Süreyya Duru ile tanıştı. Bu tanışma, ona ilk ciddi sorumluluğunu getirmişti: bedranafilmi. bedrana, Aytaç’ın ilk başrol oynadığı filmdi. Duru ile çalışmaya devam etmek onun hayattaki pek çok şansından biri oldu. Daha sonra, “Kara Çarşaflı Gelin”, “Güneşli Bataklık”, “Fırat’ın Cinleri #aytaçarman #cüneyt arkın #yeşilçam

Comments