У нас вы можете посмотреть бесплатно Kaan Çaydamlı Röportajı или скачать в максимальном доступном качестве, которое было загружено на ютуб. Для скачивания выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса savevideohd.ru
89 yılından bugüne kadar 6:45 yayıncılık olarak farklı türde ve farklı kültürlerde kitapların okuyucuya ulaşmasını sağlıyorsunuz. Ancak biliyoruz ki şiir, kitap ve film gibi olgular insanların kötü alışkanlıklar kazanmasına yol açıyor. Bu durumu göz önünde bulundurursak, toplumu zehirlediğinizi düşünüyor musunuz? Evet. Evet düşünüyoruz. İşimiz bu yani, bunu yapmakla uğraşıyoruz zaten. Çok sert şeyler söylemek istemiyorum bu konuda. Ama hayatta şöyle bir şey var, bu, çok güzel de kullanılan bir şey, çok güzel de kullanıyorlar bunu. Hem gündem şaşırtmak açısından, bu tür incir çekirdeğini doldurmaz şeyleri doğru ve güzel kullanıyorlar, tebrik ediyorum. Hem de bazı şeyleri seslendirmek, dile getirmek aslında o konuda ciddi bir hazırlık yapmanın da başlangıcı. Çünkü sese dönüştüğü anda var oluyor bu şeyler. Ne kadar saçma şeyler de olsa. Mesela biliyorsunuz maymun insandan gelmedir ve cezalandırılmış bir kavimdir maymunlar. Büyük bir ihtimalle de Yahudiler. Bu da çok güzel yöntemler çok başarılı işler. Ben çok takdir ediyorum. Çok güzel çalışılıyor üzerinde. Size göre bir yayınevini, bir matbaacıdan farklı kılan noktalar nelerdir? Günümüze gelirsek, matbaacılık yayıncılığın maddi üretim araçlarından sadece biridir. Çünkü yayıncılığın esas ciddi üretim alanı, düşünsel bir süreçtir. Aslında bir kültürü oluşturmakla ilgilidir. Tabi bunun da çok farklı ve çok ticari tarafları var. Ticarileştiği oranda, güncel ve popüler olanın peşinden ucuna bir şeyler ekleyerek, yüksek hacimli ve hızlı bir ticaret yapmak istendiğinde aslında matbaacılığa yaklaştığı kısımdır. Çünkü orada ne editöryel anlamda ne de kültürel anlamda bir hazırlık durumu söz konusu değil. Zaten matbaacılar da bu boş kapasitelerini, telif dışı ve büyük oranda korsan çevirilerle ürettikleri kitaplarla doldurup satmaya çalışırlar. Her matbaacının aklına ilk gelen şey boyama kitabı yapmaktır mesela. Beat akımının okuyuculara ulaşmasını sağlayan birkaç cesur yayınevinden bir tanesisiniz. Bu tür kitapların seçilmesi sırasında ya da seçilen kitabın yayınlanması aşamasında ne gibi sıkıntılar yaşıyorsunuz? Aslında “Beat“ bizimle biraz özdeşleşmiş durumda 6:45 ile. Çünkü ilk metinleri zamanından çok önce yayınladık. Bizim “Çıplak Şölen”i yayınlayışımız 15 sene öncesidir ve hiç satamadık tabi. Burada esas yaşadığımız şey, mesela Tolkien’lerde de bunu yaşamıştık, bu konuda hiçbir literatür olmadığı için ve kendine ait jargonları olduğu için ve o yıllarda da internet neredeyse olmadığı için, “dial-up”lar yeni başlamıştı, aslında bir şifre çözmek gibiydi ilk başladığımızda o kitapların çevrilmesi. Fakat artık günümüzde biraz daha kolay, çünkü internet üzerinden ve sosyal medya üzerinden yazarlarla da, bu konuda uzmanlaşmış insanlarla da iletişim kurmak mümkün. Ayrıca sosyal ortamda sözlüklerin ve ansiklopedilerin oluşmasıyla bir sürü fayda sağlıyor. Biraz daha kolaylaştı bunları yayınlamak aslında, çevirmek en azından. Ama bizim bu işe ilk soyunduğumuz yıllarda hakikaten devasa bir boşluk vardı. Bugün biraz daha fazla Beat metni yayınlanıyor. Başka yayınevleri tarafından da yayınlanıyor. Onları da memnuniyetle karşılıyoruz çünkü ticari anlamda çok başarılı bir alan değil. Beat’in bize dokunan tarafları vardı, yayıncılık anlayışımızda da bu söz konusu. Onların hayata bakışı, onların merkeze oturttukları kavramlar, “Yolda” dan başlayarak bize çok yakındı. Dolayısıyla biz bu işe o dönemlerde atladık. O dönemlerde aslında Amerikan hayatı içinde aynı şeyi ifade ediyordu. 50’lerin Amerikan yaşam biçimine karşı bir tür devrim niteliğindeydi. Türkiye için de galiba hep öyle kalacağını düşünüyorum. Bir şeyin değişeceğini sanmıyorum ileriye doğru bu memlekette. Dolayısıyla bir kültürü getirip tanıtmış olduk, biraz kendi hayatlarımızın içinde de bunun yansıması olduğu için, bize biraz daha oturdu galiba çünkü öyle de yaşadığımız için. Beat meselesi bizim için böyle. Biraz ruh kardeşlerimiz gibi hissettiğimiz bir şey. www.medyakulubu.com