Русские видео

Сейчас в тренде

Иностранные видео


Скачать с ютуб Çalınan Dikkat - Johann Hari // konuk Murathan Mungan // Deniz Yüce Başarır ile Ben Okurum в хорошем качестве

Çalınan Dikkat - Johann Hari // konuk Murathan Mungan // Deniz Yüce Başarır ile Ben Okurum 9 месяцев назад


Если кнопки скачивания не загрузились НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу страницы.
Спасибо за использование сервиса savevideohd.ru



Çalınan Dikkat - Johann Hari // konuk Murathan Mungan // Deniz Yüce Başarır ile Ben Okurum

Size de oluyor mu? Elinizde kitap oturmuşsunuz koltuğunuza, keyfiniz yerinde, okuyorsunuz. Telefonunuzda bir hareketlenme oluyor aniden. Aa bir WhatsApp mesajı! Dur bakayım, ne diyor diye kitabı koyuyorsunuz kenara, telefonu alıyorsunuz elinize. Bir de bakıyorsunuz ki dakikalar geçmiş ve siz ekrana hapsolmuşsunuz, hapis gibi de hissetmiyorsunuz üstelik, oradan oraya savrulmaktasınız başkalarının dünyaları içinde; kitapsa kenarda boynu bükük sizi bekliyor. Bir mesaj okuyacağım derken, Twitter, Instagram, Facebook artık yaşınıza göre Allah ne verdiyse, tik tok falan zaman geçip gidiyor. Ben telefonumdaki bütün bildirimleri kapattım artık. En azından, bir iş yaparken, kitap okurken, tam bir konsantrasyon halindeyken, beni ansızın çekip çıkarmalarına izin vermiyorum. İkinci hedefim kendime sosyal medya ya da işte telefon zamanları belirlemek, günün belli saatlerinde bakacağım telefonuma. Daha oralara gelemedim ama kararlıyım, yapacağım. Bir kitap okudum ve bir aydınlanma yaşadım. Yani evet, bir kitap okudum hayatım değişti derler ya, bir anlamda öyle. Gerçekten çok etkilendim. "Çalınan Dikkat" (bu arada kitabın alt başlığı da Neden Odaklanamıyoruz?), The Independent, The Huffington Post gibi önemli mecralarda çalışan Johann Hari’nin üçüncü kitabı. Çağımızın önemli sorunlarının izini sürmeyi tercih eden deneyimli gazeteci birinci kitabında uyuşturucu bağımlılığını, ikincisinde depresyonu yatırmış masaya. 2022 yılında yayımlanan son kitabında ise odaklanma sorununun peşinden gidiyor. Kişisel hikâyesini geniş kapsamlı bir araştırma kitabına dönüştürüyor. Ya da çok derinlikli bir araştırma kitabını roman duygusu taşıyan bir anı kitabına. Artık siz nasıl isterseniz... Ben Okurum’un bu bölümünde ben çok araya girmek istemiyorum. Kitabı bana öneren konuğum, çok sevdiğim ve saygı duyduğum şair, yazar Murathan Mungan, söyleşimize adeta bir konferansa hazırlanır gibi öyle büyük bir özen göstermişti ki, eline attığı her işteki yetkinliği zaten malum, araya girmeye gönlüm razı olmadı, sadece kitaptan alıntılarla, yani balla keseceğimi lafını. Tabii ki sorularımı sordum, o ayrı. Murathan Mungan’ı dinlemeye hazırsanız, ki bu her zaman hepimiz için büyük bir keyif, eminim, buyurun o zaman… “Getirdiğim kitapları çıkarıp karıştırmaya başladım. Elime aldığım kitap beni hiç açmadı. Kitabı bir kenara bırakıp okyanusa doğru yürüdüm. Provincetown’da turizm sezonu daha yeni açılmıştı, ortalıkta kilometreler boyunca epi topu altı kişi görebildim. Ansızın kesinlikle doğru bir şey yaptığımdan emin olduğumu hissettim – böyle hisler hayatta birkaç defa yaşanır. Onca zamandır Twitter’ın akışı gibi çok hızlı ve çok geçici şeylere bakıp duruyordum. Bakışınız hızla akıp giden şeylere takılıp kaldığında kendinizi endişeli, telaşlı hissediyorsunuz; hareket etmezseniz, ellerinizi sallamazsanız, bağırmazsanız sürüklenip gidecekmiş gibi. Şimdiyse çok eski ve çok kalıcı bir şeye bakar haldeydim. Bu okyanus benden çok önceleri buradaydı, diye düşündüm, benim ufak tefek kaygılarım unutulup gittikten çok sonra da burada olacak. Twitter size, tüm dünya kafayı sizinle ve küçük egonuzla bozmuş, sizi seviyor, sizden nefret ediyor, şu an sizden bahsediyor gibi hissettiriyor. Okyanus ise dünya sizi yumuşak, ıslak ve sıcak bir kayıtsızlıkla selamlıyormuş gibi hissettiriyor. Avazınız çıktığı kadar bağırsanız da karşılık vereceği yok. Uzun süre orada öylece durdum. Bu kadar hareketsiz kalmanın beni afallatan bir tarafı oldu -kaydırmamanın, kıpırdamamanın. En son ne zaman böyle hissettiğimi hatırlamaya çalıştım. Kot pantolonumun paçalarını sıyırıp okyanusun içinden Provincetown’a doğru yürüdüm. Su ılıktı, ayaklarım hafif hafif kumun içine gömülüyordu. Bembeyaz bacaklarımın etrafından küçük balıklar geçiyordu. İlerde kuma delik açan yengeçleri seyrettim. Bundan yaklaşık on beş dakika sonra öyle tuhaf bir şey gördüm ki gözlerimi alamadım, baktıkça kafam iyice karıştı. Okyanusun ortasında suyun üstünde duran bir adam vardı. Sandalda filan değildi, yüzen bir şeyin üstünde duruyormuş gibi de görünmüyordu. Ama denizin açıklarında öyle upuzun, sapasağlam duruyordu. Yorgunluktan hayal mi görmeye başladım acaba, diye düşündüm. Adama el salladım, o da bana el salladı; sonra arkasını dönüp avuçları önde denize karşı durmaya başladı. Epey bir süre öyle durdu, ben de orada dikilip onu seyrettim. Sonra sanki okyanusun üstünden bana doğru yürümeye başladı. Suratımdaki şaşkın ifadeyi görünce, Provincetown’da gelgit olduğundan suların kumsalı kapladığını, suyun altında kalan kumların engebeli olduğunu söyledi. Sığlık bölgeler ve yükselmiş kum adaları oluyormuş -bunlara basarak yürüdüğünüzde suyun üstünde yürüyor gibi görünüyormuşsunuz. Sonraki haftalar ve aylar içinde bu adamı Atlantik’in içinde avuçları dışa bakar halde saatlerce hareketsiz dururken gördüm sık sık. Facebook’un tam tersi bu, diye düşündüm kendi kendime -hiç kıpırdamadan, avuçlarınız açık okyanusa doğru bakmak.” #denizyücebaşarır #benokurum #murathanmungan #çalınandikkat #johannhari #storytel #gatherin

Comments