У нас вы можете посмотреть бесплатно Neşet Ertaş Hayatını Şiiri İle Anlatıyor. или скачать в максимальном доступном качестве, которое было загружено на ютуб. Для скачивания выберите вариант из формы ниже:
Если кнопки скачивания не
загрузились
НАЖМИТЕ ЗДЕСЬ или обновите страницу
Если возникают проблемы со скачиванием, пожалуйста напишите в поддержку по адресу внизу
страницы.
Спасибо за использование сервиса savevideohd.ru
Neşet Ertaş Resmi Hesabı / nesetertasfan / nesetertas / nesetertasofficial Neşet Ertaş Hayatını Şiiri İle Anlatıyor. Neşet Ertaş (1938; Çiçekdağı, Kırşehir - 25 Eylül 2012; İzmir), Türk Halk Ozanı. Türkmen/Abdal kültürünün ve müzik geleneğinin son büyük temsilcisi. "Bozkırın Tezenesi" olarak da tanınır. 1950'li yıllardan itibaren yaptığı plâklarla, babası Muharrem Ertaş’tan öğrendiği türkü ve bozlakların yanı sıra Orta Anadolu türkülerini, oyun havalarını kayıt altına aldı. 1960'lı yıllardan itibaren kendi yazdığı şiirleri havalandırıp seslendirdi. "Garip" mahlasını kullandı. 1970'li yıllardan itibaren türküleri dönemin pek çok sanatçısı tarafından yorumlandı. 2009 yılında UNESCO'nun Yaşayan İnsan Hazinesi envanterine girmeye değer görüldü. İlk yılları 1938 yılında Kırşehir'e bağlı Çiçekdağı'nın (günümüzde Akpınar'ın) Kırtıllar köyünde doğdu. Babası, Türkmen/Abdal müzik ve özellikle bozlak geleneğinin en güçlü temsilcisi olan Muharrem Ertaş, annesi Kırıkkale'nin Keskin ilçesinin Hacıaliobası köyünden Döne Ertaş'tır. Küçük yaştan itibaren babasıyla gittiği köy düğünlerinde zil ve darbuka çalarak mesleğe ilk adımını attı. Sekiz yaşında ailesi ile birlikte Kırtıllar köyünden taşınarak İbikli köyüne yerleşti. 12 yaşındayken annesi Döne'yi kaybetti. Babası ve kardeşleri ile bir süre göçebe bir hayat yaşadı. Babası Muharrem Ertaş, Yozgat'ın Kırıksoku köyünden "Arzu" isminde bir hanımla ikinci evliliğini yaptı ve bir süre o köyde yaşadılar. Daha sonra Yozgat'ın Yerköy ilçesine yerleştiler. Sırasıyla Kırşehir, Çiçekdağı, Yozgat, Yerköy ve ardından iki yıl Kırıkkale'de yaşadılar. Hiç bir zaman okula gidemeyen Neşet Ertaş bu dönemde kendi kendine önce keman, sonra cümbüş ve bağlama çalmayı öğrendi. Babası Muharrem Ertaş ile birlikte gittikleri yöre düğünlerinde cümbüş ve keman ile türküler çalıp okuyan Neşet Ertaş, sanatında en çok etkilendiği kişinin babası Muharrem Ertaş olduğunu söylemiştir: "Sanatımın yüzde doksanını babama borçluyum. Babamla ben aynı ruhun insanlarıyız. Sanat yaşamı 1950'li yılların başlarında TRT Ankara Radyosu'nda canlı olarak yayımlanan, Muzaffer Sarısözen'in yönettiği "Yurttan Sesler" programında, "Geleli gülmedim ben bu cihana" adlı bozlağı solo çalıp okumasından sonra Neşet Ertaş'ın adı ülke genelinde duyuldu. 1970'li yılların ortalarına kadar devam eden yirmi yılı aşkın süre boyunca on beş günde bir “misafir mahallî sanatçı” sıfatıyla Ankara Radyosu’na çağrılarak on beşer dakikalık solo bantlar yaptı. 1957 yılında İstanbul'a giderek ilk kayıtlarını babasının türküleri ile yaptı. Babasına ait Neden Garip Garip Ötersin Bülbül adlı bozlağın yer aldığı ilk taş plağını, diğer plakları ve halk konserleri takip etti. İki yıl İstanbul'da çalıştıktan sonra sahne hayatına Ankara'da Kazablanka Gazinosu'nda devam etti. Önce farklı türlere mensup müzisyen ve oyuncuların da yer aldığı konser turneleriyle, ardından tek başına sahne aldığı solo konserlerle Türkiye'nin hemen bütün şehirlerini ve pek çok ilçesini gezdi Askerliğini 1962'de İzmir'in Narlıdere ilçesinde yaptı. Askerlik sonrası Ankara’da tanıştığı Tavşancı lakabıyla bilinen ünlü saz yapım ustası Hüseyin Koluman, Ertaş’ı önce saz dükkanına ortak yaptı sonra da tümüyle dükkanı devretti. Plaklardan ve radyodan tanıdığı Neşet Ertaş’la tanışmak için yanında kız arkadaşıyla saz dükkanına gelen Leyla isimli bu kız ile tanıştıktan kısa süre sonra evlendi. Yoksul bir ailenin kızı olan Leyla ile tanışmaları ve evlenmeleri etrafında sahte ve gerçek dışı gazinolu, pavyonlu pek çok “anonim hikaye” uyduruldu. Gerçek olan Babası Muharrem Ertaş’ın, kendisinden habersiz ve bilgisi dışında gerçekleştiği için bu evliliği tasvip etmediği idi. Sadece yedi yıl süren Leyla Ertaş ile evliliğinden Döne ve Canan adında iki kız, Hüseyin adında bir erkek çocukları oldu. 1969’da TRT sanatçılarından oluşan bir ekiple konser vermek ve plak doldurmak üzere gittiği Almanya dönüşünde Yugoslavya’da arabasıyla kaza yaptı. Ehliyetsiz otomobil kullanmaktan dolayı Yugoslavya’da 3 ay hapse mahkum oldu. Türkiyeden hiç kimsenin arayıp sormadığı bu dönemde hapishaneye, “Bozkırın tezenesine geçmiş olsun” ibaresi yazılarak imzalanmış bir kitap geldi. Yazarı Yaşar Kemal olan bu kitabı yazarın kendisinin mi yoksa bir başkasının mı gönderdiği konusu, imza sahibini hatırlayamadığı için uzun zaman açıklığa kavuşmadı. Köln’deki evinde belgesel çekimi için kendisiyle röportaj yapan Bayram Bilge Tokel’e anlattığı bu hikayeden hareketle, belgeselin adı Tokel tarafından o anda “Bozkırın Tezenesi” olarak belirlendi. Daha sonra bu tabir o kadar çok beğenildi ve benimsendi ki adeta Neşet Ertaş’ın ikinci ismi oldu. Yıllar sonra, Bayram Bilge Tokel’e ve Kalan Müziğe ulaşan Erdoğan Atakar adında bir hayranı, Yaşar Kemal’in “Üç Anadolu Efsanesi” adlı kitabını, Karaköy’de aynı büroda çalıştıkları üç arkadaşıyla birlikte, “Bozkırın büyük tezenesine geçmiş olsun” yazarak imzalayıp gönderenin kendisi olduğunu bildirdi.